What it did show; however, was how
inextricable linked Tinsel Town is to the Democratic Party.
Bu neyi gösterir yaptım, ancak çıkılmaz bağlantılı Tinsel Town Demokrat Parti ne kadar oldu.
Kaynak: entertainment.gather.comOr have you found an
inextricable custom that has glued you permanently to irreversible brain atrophy?
Yoksa geri dönüşümsüz beyin atrofi kalıcı yapıştırılmış olan bir çıkılmaz özel bulduk?
Kaynak: ghanaweb.comBut his detestable qualities are key components of the Trump brand, and are
inextricable from the cultural idea of his success.
Ama onun iğrenç nitelikleri Trump markasının temel bileşenleridir ve onun başarı kültürel fikir çıkılmaz vardır.
Kaynak: avclub.comappliances are now
inextricable parts of the structure of modern societies, made possible by the low cost of producing integrated circuits.
Kaynak: Integrated circuit