"He then proceeded to
interrogate me on where I had purchased the gasoline."
"Daha sonra ben benzinli satın almış nerede beni sorgulayacak ilerledi."
Kaynak: huffingtonpost.comHe also has a mild addiction to diet soda and an innate urge to
interrogate.
Ayrıca diyet soda ve sorgulamak için doğuştan gelen bir dürtü hafif bir bağımlılığı vardır.
Kaynak: theglobeandmail.comLet us
interrogate the current Budget speech of the finance minister.
Bizi maliye bakanının mevcut bütçe konuşması sorguya alalım.
Kaynak: thehindubusinessline.comCHRIS: He didn't
interrogate her about it because she's slipping away from him.
CHRIS: ona uzak kayıyor çünkü bu konuda onu sorguya vermedi.
Kaynak: theatlantic.com