He also looks at attempts to
legitimise torture after 9/11 and the surveillance state.
Ayrıca 9/11 ve gözetim devlet sonra işkenceyi meşrulaştırmaya girişimleri bakar.
Kaynak: guardian.co.ukThe mere inclusion of names like these two seem like an effort on the movie's part to
legitimise itself.
Bu ikisi gibi isimlerin somutlaştırılmasını kendisini meşrulaştırmak için filmin parçası üzerinde bir çaba gibi görünüyor.
Kaynak: theweek.co.omThe tactics of BPI and others could
legitimise and promote resistance to their actions, it said in a blog post.
BPI ve diğerlerinin taktiklerini meşrulaştırmak ve onların eylemleri direnç teşvik olabilir, bu bir blog yazısı söyledi.
Kaynak: computerworlduk.comWith the league probably out of sight he may eye the Europa League as a way to
legitimise his troubled tenure at the club.
Muhtemelen görme lig ile o göz kulüpte onun sorunlu görev meşrulaştırmak için bir yol olarak Avrupa Ligi olabilir.
Kaynak: just-football.comthe project until in 1508 Henry VII began to take an interest in the college, most likely as a political move to
legitimise his new position.
Kaynak: King's College, Cambridge