direnmek (nsz) Herhangi bir düşüncede, bir istekte veya bir durumda ayak diremek, inat etmek, ısrar etmek, taannüt etmek:
"Çantayı almak isterlerse sakın direnme, ver." -T. Buğra.
kapanmak (nsz) 1. Kapalı duruma gelmek:
"Son basamağı aştığım zaman, babanın kapısı hızla yüzüme kapandı." -Y. Z. Ortaç. 2.
(-e) Dışarı ile ilişiğini kesmek:
"Rahatça çalışmak istediğim zamanlar buraya kapanırım ve kimse girmesin diye bazen içeriden de kapıyı kilitlerim." -Y. K. Karaosmanoğlu. 3. Çalışamaz, etkinliğini sürdüremez duruma getirilmek:
"Manzumem çıkmadı ve Rübap kapandı." -Y. Z. Ortaç. 4. Son verilmek, kesilmek:
"Arif sustu. Hacı Bey de üstelemedi. Söz de burada kapanmış oldu." -M. Ş. Esendal. 5.
(-e) Yüzü, gövdesi bir yere gelecek biçimde eğilmek:
"Secdeye hamt için değil, güya utandıklarından kapandılar." -R. E. Ünaydın. 6. Tatile girmek:
Okullar kapandı. 7. Yara iyileşmek. 8. Göz kör olmak:
Kazadan sonra bir gözü kapandı. 9. Hava bulutlanmak.