So the tax system will
penalise the risk taker for either success or failure.
Yani vergi sisteminde başarı veya başarısızlık ya için risk alabilmelidir cezalandırabilir olacaktır.
Kaynak: businessweekly.co.ukNew rules are needed to discourage, even
penalise, overprescribing.
Yeni kurallar aşırı ilaç, hatta cezalandırmak, vazgeçirmek için ihtiyaç vardır.
Kaynak: telegraph.co.ukIvory emergency: CITES could
penalise countries who don't tackle illegal trade.
Fildişi acil: CITES yasadışı ticaret mücadele yoktur ülkeleri cezalandırmak olabilir.
Kaynak: wwf.org.ukTfL will seek new powers to use CCTV cameras to
penalise drivers who enter cycle lanes.
TfL bisiklet yolları girmek sürücüleri cezalandırmak için CCTV kameraları kullanmak için yeni güçler arayacak.
Kaynak: standard.co.ukIn rugby football , the penalty is the main disciplinary sanction available to the referee to
penalise players who commit deliberate
Kaynak: Penalty (rugby)A penalty in rugby union is the main disciplinary sanction available to the referee to
penalise a team who commit deliberate infringements
Kaynak: Penalty (rugby union)