Both teams have little time to celebrate or
ruminate Tuesday's outcome.
Her iki takım Salı günkü sonuçlarını kutlamak ya geviş için çok az zaman var.
Kaynak: tricitiessports.comThey're available for people to watch, poke, prod and
ruminate over all on their own.
İnsanları izlemek karıştırmak, eşya ve tüm kendi üzerinde düşünmek için mevcut konum.
Kaynak: vancouversun.comIf it's Friday, which it is, it must be time to
ruminate upon Apple's product prospects.
Bu o Cuma buysa, Apple'ın ürün alıcı üzerine uzun uzun düşünmek zamanı olmalıdır.
Kaynak: blogs.barrons.comYes, this was the players' shop window, but Gatland must now take a step back to
ruminate.
Evet, bu oyuncuların vitrin, ama Gatland şimdi geviş geri adım atmalıdır.
Kaynak: telegraph.co.ukIndividuals who
ruminate are very likely to respond to jealousy differently than individuals who do not
ruminate. Rumination is positively
Kaynak: Relational transgression