gasped fellow contestant Stephanie Moon, poking the doner meat and kidney
shish kebab presented inside a styrofoam box.
Bir strafor kutu içinde sunulan döner eti ve böbrek şiş kebap alay, diğer yarışmacı Stephanie Ay'ın soluk soluğa.
Kaynak: radiotimes.comPlayers like to eat from the famous New York food trucks that serve fare such as
shish kebab, gyros and eggplant right out on the streets.
Oyuncular gibi şiş, jiroskoplar ve sokaklarda doğru dışarı patlıcan gibi lezzetler sunar ünlü New York gıda kamyon yemeyi severim.
Kaynak: triblive.com"You are not my Daddy," she says, a dagger that cuts especially deep considering the
shish kebab job Philip pulled on the creep who'd ogled Paige back in the pilot.
"Sen benim babam değil," diye özellikle derin Philip pilot geri Paige ogled ediyorum sürünme çekti şiş işi dikkate kesen bir hançer, diyor.
Kaynak: grantland.comFlugelman also attracted controversy with another of his stainless steel works which came to be known as the "silver
shish kebab" after it was first installed in Martin Place in Sydney.
Flugelman ayrıca ilk Sidney Martin Place yüklendikten sonra "gümüş şiş kebap" olarak bilinir hale geldi onun paslanmaz çelik işleri başka bir ile tartışmalara çekti.
Kaynak: news.ninemsn.com.au