This team is on a tight budget, so I
shudder at the notion of his cost.
Bu ekip, sıkı bir bütçe olduğunu, bu yüzden onun maliyet kavramını ürperti.
Kaynak: rantsports.comFive years ago, the phrase 'maturity transformation' made investors
shudder.
Beş yıl önce, ifade 'olgunluk dönüşüm' yapılan yatırımcılar ürperti.
Kaynak: businessspectator.com.au"What his appearance was at his death in 1926, I
shudder to think."
"Onun görünümünü 1926 yılında ölümüne de neydi, ben düşünmek ürperti."
Kaynak: thetranscript.comThe past gives Poles a
shudder, as does most of its architecture.
Geçtiğimiz Polonyalılar bir mimarisi çoğunu yaptığı gibi, ürperti verir.
Kaynak: online.wsj.comThe weird menace pulps, also known as "
shudder pulps", generally featured stories in which the hero was pitted against sadistic villains
Kaynak: Weird menace