A police force that's in no particular hurry to
solve the crime at hand.
Eldeki suçu çözmek için özel bir acelesi var bir polis gücü.
Kaynak: nypost.comA change of manager was never going to
solve that last problem, was it?
Yöneticisinin bir değişiklik bu son sorunu çözmek için asla, değil mi?
Kaynak: bbc.co.ukGuest opinion: Nuke power, carbon sequestration can
solve climate challenge.
Konuk görüşü: Nuke güç, karbon tutulması iklim sorununun çözebilir.
Kaynak: billingsgazette.comThat makes for two significant problems our brains have yet to
solve.
İşte beynimizi çözmek için henüz iki önemli sorunlar için yapar.
Kaynak: springfieldnewssun.comIn mathematics , to
solve an equation is to find what values (number s, functions , sets , etc.) fulfill a condition stated in the form
Kaynak: Equation solvingSolve for X is a think tank project launched by Google to incite collaboration to
solve global issues, "X" representing a remedy The
Kaynak: Solve for X