benimsemek ne demek?
- 2 sözlük, 2 sonuç.Güncel Türkçe Sözlük
benimsemek anlamı
(-i) 1. Bir şeyi kendine mal etmek, sahip çıkmak, kabullenmek, tesahup etmek: "Ortanca erkek kardeşimle aynı yöntemi benimsemiş olması beni tedirgin ediyor." -A. Ağaoğlu. 2. mec. Bir şeye, birine bağlanmak, ısınmak: "Karım içinde büyüdüğü bu evi bütün psikolojik derinliğiyle benimsemişti." -A. H. Tanpınar.
(-i) 1. Bir şeyi kendine mal etmek, sahip çıkmak, kabullenmek, tesahup etmek: "Ortanca erkek kardeşimle aynı yöntemi benimsemiş olması beni tedirgin ediyor." -A. Ağaoğlu. 2. mec. Bir şeye, birine bağlanmak, ısınmak: "Karım içinde büyüdüğü bu evi bütün psikolojik derinliğiyle benimsemişti." -A. H. Tanpınar.
Türkçe - İngilizce
benimsemek anlamı
fiil
1) adopt
2) embrace
3) espouse
4) seize
5) commandeer
6) internalize
7) assimilate
8) take up seriously
9) interiorize
10) latch on to
11) seize upon
12) be sold on
fiil
1) adopt
2) embrace
3) espouse
4) seize
5) commandeer
6) internalize
7) assimilate
8) take up seriously
9) interiorize
10) latch on to
11) seize upon
12) be sold on
benimsemek eş anlamlısı
ısınmak
(nsz) 1. Sıcak duruma gelmek: "Havalar ısınınca bizim ahbaplar ayaklandılar." -B. Felek. 2. Üşümesini gidermek: "Şöyle güzel bir sütlü kahve yapayım da içimiz ısınsın." -E. Şafak. 3. mec. Yadırgamaz olmak, hoşlanır olmak, alışmak, benimsemek: "Bunca çabamıza karşın halkımızın Batı müziğine ısınamadığını söyledi." -N. Cumalı. 4. mec. Var olan gerginlik sona ermek: "Çaylar dağıldıktan sonra ortalık oldukça ısındı." -H. E. Adıvar.
(nsz) 1. Sıcak duruma gelmek: "Havalar ısınınca bizim ahbaplar ayaklandılar." -B. Felek. 2. Üşümesini gidermek: "Şöyle güzel bir sütlü kahve yapayım da içimiz ısınsın." -E. Şafak. 3. mec. Yadırgamaz olmak, hoşlanır olmak, alışmak, benimsemek: "Bunca çabamıza karşın halkımızın Batı müziğine ısınamadığını söyledi." -N. Cumalı. 4. mec. Var olan gerginlik sona ermek: "Çaylar dağıldıktan sonra ortalık oldukça ısındı." -H. E. Adıvar.
kabullenmek
(-i) 1. Kabul etmek, benimsemek: "Çakır, yenilişi kabullenmiş görünüyordu." -T. Buğra. 2. Hakkı yokken veya istemeyerek kendine mal etmek: Adamcağız bu baş belasını kabullendi.
(-i) 1. Kabul etmek, benimsemek: "Çakır, yenilişi kabullenmiş görünüyordu." -T. Buğra. 2. Hakkı yokken veya istemeyerek kendine mal etmek: Adamcağız bu baş belasını kabullendi.
tesahup etmek
1) benimsemek, sahip çıkmak; 2) arkadaşlık etmek.
1) benimsemek, sahip çıkmak; 2) arkadaşlık etmek.
"benimsemek" için örnek kullanımlar
Yani bir sistem içinde parti kurmak, o sistemi benimsemek demek değildir.
So set up a party in a system, that system does not mean to adopt.
Kaynak: haberdiyarbakir.comGarp medeniyetini benimsemek, fesi çıkarıp şapka giymekle olmaz.
Garp adopting civilization, not giymekle fez hat off.
Kaynak: odatv.comNormal olan budur; tanımak, bilmek, anlamak ve sevmek, benimsemek.
Is that normal, get to know, know, understand and love, to adopt.
Kaynak: kastamonupostasi.comTürk kültürünü benimsemek ve övmek kavmiyetçilik değildir.
Turkish culture is to adopt and commend kavmiyetçilik.
Kaynak: merhabahaber.comYakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
