She had put up several impediments that blocked the easements, including large boulders, a fence, a wall and a
tennis court.
O büyük kayalar, bir çit, bir duvar ve bir tenis kortu da dahil olmak üzere irtifak hakları, engellenen birçok engeller koymuştu.
Kaynak: dailymail.co.ukBuxton director Leigh Hallamore, who auctioned the property, which is on 1800 square metres with a pool and
tennis court, said the style meant it was not the easiest property to sell.
Bir yüzme havuzu ve tenis kortu bulunan 1800 metrekare üzerinde mülkiyet, ihalesi Buxton yönetmen Leigh Hallamore, stil satmak için kolay özellik değildi demek dedi.
Kaynak: theage.com.au