Still, they walked the
tightrope but the platform, safety, drew closer.
Yine de, onlar bıçak sırtında yürüdü ama platformu, güvenlik, yaklaştım.
Kaynak: irishtimes.comWalking the
Tightrope: Complexities of International Development & Healthcare.
Tightrope Yürüyüş: Uluslararası Kalkınma ve Sağlık ve karışıklıklar.
Kaynak: blogs.calgaryherald.comIt's a silly thing to do because he is now walking on a
tightrope.
O artık bir ipte yürüyorum çünkü bunu yapmak için aptalca bir şey.
Kaynak: sportsmole.co.ukThe Knicks, meanwhile, have a high title
tightrope ahead of them.
Knicks, bu arada, önlerinde yüksek bir başlık pamuk ipliğine sahip.
Kaynak: espn.go.com