A government on its last legs can only
totter its way through the last mile.
Son kendi ayakları üzerinde bir hükümetin yalnızca son mil kendine yol totter yapabilirsiniz.
Kaynak: dawn.comIt means you can
totter into the kitchen to put the kettle on 10 times a day.
Bu 10 kez bir gün su ısıtıcısı koymak için mutfağa totter anlamına gelir.
Kaynak: guardian.co.ukCaffeine juicing induces the type of biochemical teeter
totter we endure in warzones.
Kafein, meyve suyu biz warzones olarak tahammül sendelemek biyokimyasal sallanmak türünü uyarmaktadır.
Kaynak: policymic.comDemocracies
totter when monolithic institutions within them become unaccountable fiefdoms.
Içlerinde monolitik kurumların sorumsuz derebeylik olunca Demokrasiler totter.
Kaynak: birminghammail.co.ukA seesaw (also known as a teeter-
totter or teeter board) is a long, narrow board pivoted in the middle so that, as one end goes up, the
Kaynak: Seesaw