Its struggle for money has been an
undercurrent to most of its 100 years.
Onun karşılığı mücadelesi 100 yıl çoğu için bir dip akıntısı olmuştur.
Kaynak: wheels.caEven in defeat, there was an
undercurrent of hope for Mount St. Mary's.
Hatta yenilgi, Mount St Mary için umut bir dip akıntısı vardı.
Kaynak: fredericknewspost.comTeams and players' agents seem caught in an
undercurrent of confusion.
Takımlar ve oyuncular 'ajanlar karışıklık bir dip akıntısı yakalanmış görünüyor.
Kaynak: usatoday.comKenseth's past is spotted with vague,
undercurrent discomfort with crew chiefs.
Kenseth geçmiş mürettebat şefleriyle muğlak, akıntı rahatsızlık ile fark edilir.
Kaynak: espn.go.comAn
undercurrent is a subsurface current , a water current which flows beneath and usually independently of surface currents.
UndercurrentKaynak: UndercurrentAnarchism has been an
undercurrent in the politics of Palestine and Israel for over a century. Early Kibbutz movement : The anarchist
Kaynak: Anarchism in Israel