This is
unfortunate because he has been starting quality depth for us.
Bizim için kalite derinliği başlangıç olmuştur çünkü bu talihsiz bir durumdur.
Kaynak: patspulpit.comIt might be easy to see these events as separate,
unfortunate issues.
Bu ayrı, talihsiz sorunları olarak bu olayları görmek kolay olabilir.
Kaynak: trib.comBill Carmody poured his life into this job but had so many
unfortunate breaks.
Bill Carmody bu iş içine hayatının döktü ama çok talihsiz tatili vardı.
Kaynak: espn.go.comGood acting all around made my distaste all the more
unfortunate.
Tüm etrafında hoşnutsuzluğum tüm daha talihsiz yapılan oyunculuk iyi.
Kaynak: annandale.patch.comLuck can also be a belief in an organization of fortunate and
unfortunate events. Luck is a form of superstition which is interpreted
Kaynak: LuckThis was made all the more
unfortunate by the divergent personalities of the two generals. The change in command was not communicated to
Kaynak: Battle of Poltava