They all had to
waddle in each other's blood, vomit, urine, and fecal matter.
Hepsi birbirlerinin kan, kusmuk, idrar ve dışkı içinde paytak vardı.
Kaynak: thecincinnatiherald.comLike Michelin kids, they
waddle around with knee and elbow pads and soft helmets.
Michelin çocuklar gibi onlar diz ve dirsek pedleri ve yumuşak kask etrafında waddle.
Kaynak: utsandiego.comSo every morning Sheryl would uncomfortably
waddle from her parking spot to her office.
Yani her sabah Sheryl rahatsız onu park yerinde onun ofisine waddle olacaktır.
Kaynak: huffingtonpost.comShe rebuked him for saying it an they
waddle into the cab.
O bir de taksiye waddle söylediği için onu azarladı.
Kaynak: thecelebritycafe.comA surface lure is a fishing lure designed to
waddle, pop, lock, drop, pulse, twitch or fizz across the surface of the water as it is
Kaynak: Surface lure