berber anlamı İt..barbiere
1. Saç ve sakalın kesilmesi, taranması ve yapılması işiyle uğraşan kimse:§
"Berberden bu haberi aldığım anda geç vakte bakmayarak zaptiye nezaretine koştum." -Ahmet Midhat Efendi, Jön Türk, 44. §
"Karl Marks'ın berber ve kasap çıraklarına..." -Peyami Safa, Sosyalizm-Marksizm-Komünizm, 201. §
"Berber Abdi'nin elinde temizlemeye çalıştığı bir kuş kafesi vardı." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Sahnenin Dışındakiler, 80. § "
Öyle kadınlar tanırım, inanın berberinden, terzisinden hiç geri kalmaz…' -Adalet Ağaoğlu, Toplu Oyunlar (Evcilik Oyunu, Tombala, Çatıdaki Çatlak), 127. § "-
Söyle diyorum!… Hangi berber?…" -Ahmet Rasim, Ramazan Sohbetleri, 116. §
"Berber, başını etrafa çevirecek." -Necip Fazıl Kısakürek, Cinnet Mustatili, 27. § "…
ilk rastladığı berbere sokup, saçlarımı oğlan çocuğu kestiren…" -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 19. 2. Bu işin yapıldığı dükkân:
""Kim, niye sonsuz özgürlüğü seçecek" kehaneti yerine, berbere telefon edilecek."
-Adalet Ağaoğlu, Dar Zamanlar-3 Hayır, 15. §
"Adını bilen, tanıyan yabancılar onun insanlara zorla kabul ettirilmiş bir diktatör olduğunu okullarında okumuş olsalar ve buna inan-salar da, …, berber salonlarına kadar her yerde aynı adamın resimlerini asılı görünce, bunun ancak kişisel istekle yaşatılabilecek bir efsane olabileceğini düşünmeye başlıyorlardı." -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 22. §
"Gezerken bir berber dükkânının önünde duruyor." -Ahmet Rasim, Tarih ve Muharrir, 18
.