berhava ne demek?
- 1 sözlük, 1 sonuç.Güncel Türkçe Sözlük
berhava anlamı
sf. (berhava:) esk. 1. Havaya atılmış, uçurulmuş. 2. mec. Yararsız, boş.
sf. (berhava:) esk. 1. Havaya atılmış, uçurulmuş. 2. mec. Yararsız, boş.
berhava eş anlamlısı
boş
sf. 1. İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan, dolu karşıtı: "Yaralı kaymakamla iki emir eri de boş kalan kompartımana rahatça yerleştiler." -A. Gündüz. 2. Görevlisi olmayan (iş, görev), münhal: Boş kadro. 3. Yapılacak işi olmayan, işsiz: Bugün sabah boşum, gelebilirsin. 4. mec. Verimsiz. 5. mec. Anlamsız: "Bütün bunlar güneşli ve rüzgârlı bir günün boş vaatleri miydi?" -N. Hikmet. 6. zf. mec. Habersiz, hazırlıksız bir biçimde: "Tatar dilencinin küfürlerine işte böyle boş yakalandım." -O. Pamuk. 7. mec. Bilgisiz: "Daha meselesiz, daha cahil, daha boş, daha yakışıklıydılar." -S. F. Abasıyanık. 8. mec. Bir işe yaramayan, yararsız: "Yaşlı başlı insanlarız dedi. Birbirimizi boş tesellilerle aldatacak değiliz." -R. N. Güntekin.
sf. 1. İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan, dolu karşıtı: "Yaralı kaymakamla iki emir eri de boş kalan kompartımana rahatça yerleştiler." -A. Gündüz. 2. Görevlisi olmayan (iş, görev), münhal: Boş kadro. 3. Yapılacak işi olmayan, işsiz: Bugün sabah boşum, gelebilirsin. 4. mec. Verimsiz. 5. mec. Anlamsız: "Bütün bunlar güneşli ve rüzgârlı bir günün boş vaatleri miydi?" -N. Hikmet. 6. zf. mec. Habersiz, hazırlıksız bir biçimde: "Tatar dilencinin küfürlerine işte böyle boş yakalandım." -O. Pamuk. 7. mec. Bilgisiz: "Daha meselesiz, daha cahil, daha boş, daha yakışıklıydılar." -S. F. Abasıyanık. 8. mec. Bir işe yaramayan, yararsız: "Yaşlı başlı insanlarız dedi. Birbirimizi boş tesellilerle aldatacak değiliz." -R. N. Güntekin.
yararsız
sf. Yarar sağlamayan, yararı olmayan, işe yaramayan, faydasız, nafile.
sf. Yarar sağlamayan, yararı olmayan, işe yaramayan, faydasız, nafile.
"berhava" için örnek kullanımlar
Şimdi terörün bitmesi, ilk olarak bu psikolojiyi berhava edecek.
Now, to end terror, first to undermine their psychology.
Kaynak: haber10.comSadece Lefkoşa'yı değil, Olduğunca Kuzey'i berhava ettiydi.
Not only Nicosia, as the North undermine ettiydi.
Kaynak: kibrispostasi.comDemiryolu köprülerinin berhava edilmesine tanık oldum.
I've been witness to be blown up by the railway bridge.
Kaynak: haber.stargazete.comElde edilen zaferi, masa başında berhava etti.
Obtained the victory, was blown up at the table.
Kaynak: ulusalkanal.com.trYakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
