bilgili sf. 1. Bilgi sahibi olan, malumatlı, malumattar, malumat sahibi, haberli:
"Ama, iyiler, bilgililer, yetenekliler nerede idi?" -T. Buğra. 2.
zf. Bilerek:
"Her konuda rahat, bilgili konuşurdu kalemi." -Y. Z. Ortaç.
uyanık sf. 1. Uyumamış, bidar:
"Uyuyor mu uyanık mı kestiremiyor, uykuyla uyanıklığın sınırlarını bulamıyordu." -A. İlhan. 2. Uykudan uyanmış. 3.
mec. Açıkgöz, kurnaz, cingöz:
"Ayrıca son derece zeki ve uyanık bir genç kız vardı." -H. Taner. 4.
mec. Yapacağı işi bilen, dikkatli ve tetikte olan, müteyakkız. 5.
mec. Bilgisizlikten kurtulmuş, bilgili:
"Zeki ve uyanık kişilerle dostluk kadar iyi bir şey olamaz." -S. Birsel.