Diğer yandan kapalı spor salonuna
biletsiz seyircilerin alınmayacağı duyuruldu.
Announced to be taken off the gym the other hand, ticketless spectators.
Kaynak: ajansspor.comBiletsiz uçuş, büyük tonajlı ama hızlı gemi ve uçaklar gibi verimlilik artışlarıyla nakliye kolaylaştı.
Ticketless flight, but the large tonnage of ships and aircraft such as productivity increases faster shipping easier.
Kaynak: timeturk.com Birkaç gün önce 12 yaşındaki bir çocuğun İspanya'ya giden uçağa
biletsiz şekilde bindiği ortaya çıkmıştı.
A few days ago a 12 year old child to ticketless boarded the plane appeared to Spain.
Kaynak: sabah.com.trUlaşınca anlıyorum ki, bana sağlanan kolaylık saygı ya da 'tanınırlık'tan değil, kalabalığın '
biletsiz' oluşundan!
I understand that reaches me, respect for the convenience provided or 'not tanınırlık'tan the crowd' ticketless' the occurrence!
Kaynak: fanatik.com.trFilm iki bölümden oluşur: Birinci bölümde; Glasgow lu, başına buyruk otobüs şoförü George, genç bir kadının (Carla) otobüse
biletsizKaynak: Carla'nın Şarkısı (film)Mesela, dünyayı dolaşmak amacıyla çıktığı
biletsiz bir tren yolculuğunda, elindeki bir kâğıt parçasının bilet olduğuna kondüktörü
Kaynak: Wolf MessingMaç öncesi pekçok fanatiğin
biletsiz olarak sahaya girmiş olmasından dolayı bilet problemi vardı. Maçtan sonra, bir UEFA sözcüsünün bu
Kaynak: 2007 UEFA Şampiyonlar Ligi Finali