bombardıman anlamı Fr.bombardement
1. Topa tutma: §
"Lakin Toulon'dan kalkan donanma Cezayir pişgâhına varıp da birkaç bombardımandan sonra Cezayir dayısı itiraf-ı mağlubiyet eylediği ve Fransız askeri oraya girdiği zaman…" -Ahmet Midhat Efendi, Demir Bey Yahut İnkişâf-ı Esrar, 527. §
" Valideciğim şimdi posta neferim Hüseyin geldi, dışarıda kopan kıyametin topçu bombardımanı olduğunu bildirdi." -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 119. 2. Bombalama: §
"…sanki ben o bombardımanların, uçak ve top seslerinin arasından, ölümün kıskacından sıyrılıp gelmiyordum." -Adalet Ağaoğlu, Bir Düğün Gecesi, 200. §
"Bir de düşman bombardımanlarının havada bir patiska çarşafın yırtılışını andıran sesleri vardı." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, 96. §
"Fakat bombardımanlar hepsini bir boya indirmiş." -
Reşat Nuri Güntekin, Eski Şeyler, 129. §
"Anafartalar'da Çamlı Teke'de aralıksız İngiliz bombardımanının karşısında kendine bir küçücük kulübe kurdurup içine bir banyo getirttiğini söylerdin." -Ruşen Eşref Ünaydın, Hatıralar III, 111. §
"Ama bunlar müddet-i medîde bombardımana düçar olmuş bir tabya gibi tarumar!" -Ahmet Midhat Efendi, Mesail-i Muğlaka, 408. 3.
mec. Etkili bir biçimde ve sık olarak gündeme getirme, duyurma:§
"Balolarda bunu giyenler kahkaha bombardımanlarıyla karşılansalardı..." -Peyami Safa, Osmanlıca Türkçe Uydurmaca, 49.