Bu borçlara esnafa, piyasaya, müteahhitte olan
borçlar dahil değildi.
This debt trades the market, the entrepreneur was not included in the liabilities.
Kaynak: haber3.com'Alışveriş olmuyor', 'Para kazanılmıyor' diyorlar.
Borçlar arttı.
'Shopping is not', 'Money is gained' they say. Liabilities increased.
Kaynak: gercekgundem.comAvukatın dediğine göre
borçlar çok ama kasa şişirilmiş durumda.
According to the lawyer, but safe inflated debts are too.
Kaynak: ekonomi.haberturk.comEski
borçlar Futbol takımının oyuncularına 60 milyon lira borcu vardı.
Old debts owed football team players, 60 million pounds.
Kaynak: yesilgazete.orgMutlak butlan;
borçlar hukuku , ticaret hukuku , idare hukuku , ceza hukuku gibi alanlarda sıkça kullanılan bir terim olmakla birlikte bir
Kaynak: Mutlak butlanZamanaşımı, hem
borçlar hukuku nda hem de ceza hukuku nda karşılaşılan bir hukuk terimidir.
Borçlar hukukunda zamanaşımı, borcun
Kaynak: Zamanaşımıait Ferrari otomobilini satmıştır Forma sponsoru olan firmaya olan
borçlar ödenmeyince futbolcular bazı maçların ikinci yarısına ıslak
Kaynak: MKE Ankaragücü 2011-12 sezonuanlamına gelen Latince hukuk terimidir. Kara Avrupası hukuk sistemi ülkelerinin pek çoğunda önemli sayılan bir
borçlar hukuku kavramıdır.
Kaynak: Culpa in contrahendoÖrneğin menkul kıymetler (değerli evraklar) ile (örnek olarak hisse senetleri,
borçlar) döviz ler, belli mallar (ör. Metaller ve diğer
Kaynak: BorsaAlmanya'nın itilaf devletlerine ödemesi gereken ağır
borçlar, daha önce yapılan antlaşmaların gözden geçirilmesini ve ödeme
Kaynak: Young PlanıLibor (faiz oranları) forward, swap, konut kredisi, değişken faizli
borçlar ve eurodollar işlemlerinde referans olarak kullanılmaktadır.
Kaynak: LIBOR