briyantin anlamı Fr.brillantine
Saçı parlatmak ve yatırmak için kullanılan güzel kokulu bir madde
. §
"Saçlar briyantinli, üniforma ceketinin altında da çizgili pijama pantolonu var." -Adalet Ağaoğlu. Gece Hayatım, 45. §
"Kollarını ve koltuk altlarından başlamak üzere vücudunun bütün görünür görünmez yerlerini tuvalet ispirtosuyla sildikten sonra briyantinle saçının permanantını tazelemiş." -
Reşat Nuri Güntekin, Tanrı Misafiri, 111. §
"Yarım saat sonra Sülün Baki, kumral saçları briyantinli, biricik pantolonu ütülü, cefakâr potinleri boyalı, her zamankinden daha küstah bir bakışla sökün ediverdi." -Necip Fazıl Kısakürek, Hikâyelerim, 70. § "
Amerikan filmlerimden briyantinli oyuncuların yaptığı gibi ortadan ikiye ayrıldığını anladı" -Orhan Pamuk
, Kara Kitap, 289. § "
Saçlarını ıslatarak mı taramış, briyantin mi sürmüş ne, kafası olduğundan küçük, gözleri olduğundan büyük görünüyor." -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 485. §
"Saçları briyantinden ışıl ışıl, üst başları pırıl pırıl köy halkı bizi özel otolarıyla karşıladılar…" -Nurullah Ataç, Söyleşiler, 376.