BUN ne demek?
- 5 sözlük, 6 sonuç.BSTS / Biyokimya Terimleri Sözlüğü
BUN anlamı İng. blood urea nitrogen
Serum veya plazma üre azotu.
Serum veya plazma üre azotu.
Güncel Türkçe Sözlük
bun anlamı
is. Sıkıntı: "Soluğunu kesen acı, göğsünü sıkıştıran bun sancılarına benzemiyordu." -A. İlhan.
is. Sıkıntı: "Soluğunu kesen acı, göğsünü sıkıştıran bun sancılarına benzemiyordu." -A. İlhan.
İngilizce - Türkçe
bun anlamı
isim
1) topuz
2) çörek
3) tavşan
4) top
isim
1) topuz
2) çörek
3) tavşan
4) top
Tarama Sözlüğü
bun anlamı
Zaruret, felâket, sıkıntı, gam, kasavet? şiddetli ihtiyaç.
Zaruret, felâket, sıkıntı, gam, kasavet? şiddetli ihtiyaç.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
bun anlamı
Sıkıntı.
Sıkıntı.
-Yozgat
bun anlamı
Bugün, krş. bon, buun
Bugün, krş. bon, buun
Kırşehir
BUN eş anlamlısı
sıkıntı
is. 1. İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet: "İçinin sıkıntısını mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı." -P. Safa. 2. Bir bozukluğun, karışıklığın sebep olduğu etkili ve sürekli yorgunluk, mihnet: "Sıkıntı ve ızdırapla sağa sola döndüm." -A. Gündüz. 3. Yokluk ve parasızlığın yol açtığı geçim darlığı: "İhtiyarın bir para sıkıntısı içinde olduğunu o söylemeden ben keşfetmiştim." -S. F. Abasıyanık. 4. Bulunmama durumu: "Yüklü servetini cömertçe harcamaması nedeniyle piyasada para sıkıntısı baş gösterdi." -İ. O. Anar. 5. mec. Sorun, mesele, sendrom, problem: "Atatürk öldüğü zaman Türkiye'nin ufak tefek sıkıntılar dışında hiçbir büyük problemi yoktu." -B. Felek.
is. 1. İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet: "İçinin sıkıntısını mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı." -P. Safa. 2. Bir bozukluğun, karışıklığın sebep olduğu etkili ve sürekli yorgunluk, mihnet: "Sıkıntı ve ızdırapla sağa sola döndüm." -A. Gündüz. 3. Yokluk ve parasızlığın yol açtığı geçim darlığı: "İhtiyarın bir para sıkıntısı içinde olduğunu o söylemeden ben keşfetmiştim." -S. F. Abasıyanık. 4. Bulunmama durumu: "Yüklü servetini cömertçe harcamaması nedeniyle piyasada para sıkıntısı baş gösterdi." -İ. O. Anar. 5. mec. Sorun, mesele, sendrom, problem: "Atatürk öldüğü zaman Türkiye'nin ufak tefek sıkıntılar dışında hiçbir büyük problemi yoktu." -B. Felek.
"BUN" için örnek kullanımlar
Bu belgeselle birlikte bun insanları burada bir araya getirmiş bulunduk.
This documentary brought together the people here have made bun.
Kaynak: haberturk.comBun dönemin ardından ekonomik aktivitede hızlanma görülebileceğini söyledi.
Bun acceleration in economic activity can be seen after this period, he said.
Kaynak: cnnturk.comBun yardıma muhtaç insanlara neden yardım eli uzatılmıyor?
A helping hand to people in need of help uzatılmıyor Bun why?
Kaynak: ajans04.netBun anlamda dernek olarak Suriyeliler için seferber olduk.
Bun in the sense of association were mobilized to the Syrians.
Kaynak: haberler.comAyruluk derdi bana bir bun durur Kim döyer imdi buna hey sevdüğüm. Turmadım uçmak diler gönlüm kuşı Yüce köşkünden yana hey sevdüğüm
Kaynak: Basitname
Kaynak: Basitname
Pazac(h)+bun: Pazac kelimesi Farsçadan Osmanlıcaya girmiş, ebe kadın; süt anne, dadı anlamlarına gelmektedir; -"bun" ise "olmak", "var
Kaynak: Alapelit, Bayburt
Kaynak: Alapelit, Bayburt
A Boston bun/Sally lun is a large spiced bun with a thick layer of coconut icing, prevalent in Australia and New Zealand .
Kaynak: Dünya mutfakları
Kaynak: Dünya mutfakları
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
