Ama bu bir
burukluk ve kişisel meselenin çok ötesinde bir süreç.
But this is a process that goes far beyond the issue of a sourness and personal.
Kaynak: hurriyet.com.trBirinci olmadığın için içinde
burukluk oldu mu?
Was that you're not the first in the sourness?
Kaynak: hurriyet.com.trÇanakkale'den her dönüşümde kalbimde bir
burukluk, kırgınlık olduğunu hissetmişimdir.
Transformation of Dardanelles, each of sourness in my heart, that felt resentment.
Kaynak: haberler.comTanımadan, bilmeden oluşan bir
burukluk yani.
Knowing, of knowing that a sourness.
Kaynak: tr.eurosport.comÜzümün kabuklarında bulunan ve şaraba
burukluk katan tanen oranı bu üzüm cinsinde çok fazladır. Burukluğun yanı sıra, baharlı tadı, şarap
Kaynak: BoğazkereTarihçe: Seyrettikçe gönlünü
burukluk sarar. Bu
burukluk içinde seyrettikçe seyreder. Bir ara dudaklarından şu sözler dökülüverir: Ah yazı!
Kaynak: Akyazı, YapraklıEğer o
burukluk içinde birkaç güzel teselli bulunacaksa, onlardan birisi her türlü hastalık, itilip kakılma, muhitsizlik, anlayışsızlık
Kaynak: Cinuçen TanrıkorurMevcut konumdan daha güzel yere göç etmek bile insanda bir
burukluk yaratır. Asırlardır yaşanılan yerlerden kopmak kolay değildir.
Kaynak: Bıyıkaydın, BalışeyhBu gün geriye dönüp bakıyorum ve içimde bir
burukluk hissediyorum. İnsan kendi kendine "bu şekilde olmamalıydı", "böyle bitmemeliydi"
Kaynak: Demirkırat