boyut is. 1. Bir cismin herhangi bir yöndeki uzantısı. 2.
mec. Genişlik, kapsam:
"Belki öteden beri böyleydi ama son üç senedir radikalliği etrafındakilere kaygı verecek boyutlara ulaşmıştı." -E. Şafak. 3.
mec. Durum, nitelik:
"Yeni boyutlar, düşünme olanakları kazandığımı sanarak ayrıldım tiyatrodan." -N. Cumalı. 4.
mat. Doğruların, yüzeylerin veya cisimlerin ölçülmesinde ele alınan üç doğrultudan uzunluk, genişlik ve derinlikten her biri, buut:
"Boyutları da çok farklı, ince uzun bir dergi." -A. Ümit. 5.
sin. ve
TV Film veya fotoğrafta boyut, format.
uzunluk is. 1. Bir şeyin bir uçtan öbür uca kadar olan uzaklığı. 2.
mat. İki nokta arasındaki yer aralığının ölçümü, tul. 3. Bir yüzeyin iki temel boyutundan en büyük olanı, boy, en karşıtı:
"Üç buçuk metre uzunluğunda bir kalas bul, getir." -H. R. Gürpınar. 4. Yazının, sözün kapsam yönünden genişliği:
"Kitabın adı uzun fakat insanda okumak merakı uyandırdığı için bu uzunluk yakışıksız kaçmamış." -N. Hikmet. 5. Süre yönünden uzun olma durumu.