Ancak bu belirleyici pozisyonunun Merkel döneminde giderek
buyurucu bir biçime dönüştüğü de söylenebilir.
However, the position of these determinants into a format that can be said Merkel during the growing imperative.
Kaynak: haber.stargazete.comKüçükken çocuğa bazı şeyleri dayatmamak,
buyurucu olmamak ve kendimi daha iyi ifade edebilmek için boyumu onunla aynı seviyeye getirirdim.
Dayatmamak some things when I was little kid, not prescriptive, and to be able to express myself in a better league and bring it to the same level.
Kaynak: posta.com.trolarak yorumlanmıştır Muhtemelen diğer ülke liderlerine iletmesi için Aznar'a
buyurucu şekilde hitap eden Bush sonunda başarısız olacaktır.
Kaynak: Bush-Aznar gizli görüşmesiCatherine, Hal'in sevgisine ve Claire'in kendi hayatı için
buyurucu plânlarına karşı koyarken, bütün bunlardan daha çok zihin karıştırıcı
Kaynak: Kanıt (film, 2005)