Bunun üzerine emektar masör,
ağlamaklı bir şekilde tesislerden ayrıldı.
On top of that veteran chiropractor, the plants were ready to cry.
Kaynak: sporx.comAKP'li seçmen yinede bize oy verir derken
ağlamaklı bir yüz ifadesi dikkat çekti.
AKP voters still vote for us saying a tearful drew attention to the facial expression.
Kaynak: blog.milliyet.com.trAğlamaklı bir şekilde, benden eşinden ayrı yaşadığı kızını getirmemi istedi.
A plaintive way, my wife asked me to bring his estranged daughter.
Kaynak: blog.milliyet.com.tr Ligdeki ilk golünü atan Ersan, sevincini tribündeki babasıyla paylaşırken
ağlamaklı oldu.
Ersan league in the first goal scorer, the joy of sharing tribündeki father was crying.
Kaynak: hurriyet.com.trağlamaklı çocuk. Adlaşma : Sıfat-fiiller, arkalarından bir isim gelmediğinde -tıpkı sıfatlar gibi- adlaşır Sinirli olduğu her halinden
Kaynak: Sıfat-fiil (Willow, Buffy'yi valizini toplarken görünce,
ağlamaklı bir halde söyler.) Generally speaking; when scary things get scared: not good
Kaynak: Dead Man's Partyyakın arkadaşları kına yakılırken gelini ağlatmaya özen göstererek en
ağlamaklı şiirlerin ve manilerini okurlar damat tarafında ise her
Kaynak: Sahilköy, AyvacıkLi'nin yakın plan yüzüyle açılır ve öykünün genç kadını kendisini ve içinde bulunduğu durumu
ağlamaklı ve acıklı bir görünümle kameraya anlatır.
Kaynak: Kırmızı Fenerler (film)Juliya bir
ağlamaklı ayrılış sahnesinde Proteus'a olan sonsuz aşkı üzerine and içer; ikisi birbirlerine yüzük ve yemin verirler ve Proteus
Kaynak: Veronalı İki CentilmenAncak şarkıdaki vokallerindeki
ağlamaklı sesi nedeniyle bu şarkının seslendirildiği tüm performansları duygu yüklü görünecek. '
Kaynak: Meet Me Halfway"erkekler film sırasında
ağlamaklı olsalar bile bunu gizlemeye çalıştıklarını" belirtti. Pensilvanya Eyalet Üniversitesi 'nden Profesör
Kaynak: Titanik (film)