Toplumla
bütünleşme ve gönüllü katılım ilkesini hayata geçirdik.
Have implemented the principle of voluntary participation and integration into society.
Kaynak: focushaber.comBu ise; çatışma, farklılaşma ve
bütünleşme süreçlerini içerir.
This is a conflict, includes differentiation and integration processes.
Kaynak: kadinhaberleri.netBildiğimiz klasik tarzdaki opera dans ile
bütünleşme fikrine uygun değil.
The idea of integration with the classical style of dance, opera is not appropriate.
Kaynak: aksam.com.trBu vesileyle yerel halkla
bütünleşme de sağlanmış oluyor.
On this occasion the local community integration is achieved.
Kaynak: haber10.comToplumsal
bütünleşme, sosyoloji veya sosyal bilimler de, etnik azınlık lar, mülteci ler veya toplumları oluşturan ana akım dışında kalan
Kaynak: Toplumsal bütünleşmeKısaca; Gümrük 'Birliği'nde sanayi mallari ticaretinde
bütünleşme söz konusudur. Mal, kişi, hizmet ve sermaye dolaşım serbestisinden
Kaynak: Ekonomik entegrasyonAncak, Doğu Gizemlerinde katılanların kendinden geçişleri (vecd ) çok daha şiddetli, üstelik tanrılarla
bütünleşme arzusunun yarattığı
Kaynak: AttisTarayıcı hizmetleri hız, görünüm, sistemle
bütünleşme, güvenlik, eklentiler, çerezler, sekmelilik, güvenli sörf, CSS ve RSS özellikleri
Kaynak: Web tarayıcısıBir bütün olarak da anlamı "yaşam gücüyle
bütünleşme yolu"dur. Aikidonun felsefe si insanın kendi yaşam gücünü geliştirmekten ibarettir.
Kaynak: Aikidonetwork donanımları yardımıyla önce parçalanıp sonra
bütünleşme sayesinde çok daha hızlı taşınabilinir olmuştur. ATM (İngilizce A
Kaynak: ATM2005 yılından itibaren DİSK 'in başlattığı 10 Aralık Hareketi 'ne destek veren SHP solda
bütünleşme çağrılarında bulunmaktadır.
Kaynak: Sosyaldemokrat Halk PartisiParsons, “eylem” konusuna duyduğu ilginin yanında esasında, geniş boyutlu sistemler ve toplumsal düzen,
bütünleşme ve denge sorunları
Kaynak: Talcott ParsonsSiyasal duruşu; "eşitlikçi, bağımsızlıkçı, ulusalcı, kalkınmacı, özgürlükçü,
bütünleşme yanlısı, ulus-devlet taraftarı, sosyal demokrat,
Kaynak: Yeni Parti (2008)Ardından muhalif siyasilere bakanlık sunarak "yeniden
bütünleşme" teklifi etti. before Sékouba Konaté Vekaleten title Gine Devlet Başkanı
Kaynak: Alpha Condéhat veya Lebesgue ölçümü bakımından daha yüksek boyutlu Öklid uzayının bir alt etki alanı ile tanımlanan
bütünleşme özel durum anlamına gelir.
Kaynak: Lebesgue integraliAvrupa genelinde ve özellikle Avrupa Birliği bünyesinde Avrupa'nın ortak kültürünü vurgulayan, kültürlerarası
bütünleşme amaçlayan pek çok
Kaynak: Avrupa kültürüÇünkü hava unsurlarının bu amaçla kullanılmasında kara unsurlarının gereksinimleriyle bir
bütünleşme, eğgüdüm gerekmemektedir.
Kaynak: Yakın hava desteğiGeleneksel siyasal sistemi kabul etmeyen bu hareket, ilk eylemlerinde ülkücülük, halkla
bütünleşme ve soygunculuk iç içe geçmişti.
Kaynak: TupamarolarDünya üzerinde 140'ı aşkın ülkede aktif olan Sahaja(kendiliğinden,doğal olarak) Yoga(birlik-
bütünleşme) için herhangi bir ücret talep
Kaynak: Sahaja YogaSevginin tutkuya dönüşmesi,
bütünleşme, av ve avcı, ölüm ve kaybetme korkusu, bekleyiş, hayal kırıklığı ve sevgi adına sevgiliyi öldürmek
Kaynak: Avından el alande 3 Haziran 1957 'de kurulan, amacı üye ülkeler arasında imzalanan anlaşmalar çerçevesinde ekonomik
bütünleşme sağlamak olan bir birliktir.
Kaynak: CAEUBütünleşme süreci: İki partinin yetkili organlarınca alınan karara göre bir
bütünleşme süreci başlamıştır Delegelerine genel kurul çağrısında
Kaynak: Numan Kurtulmuş Devrimci Tiyatro anlayışına ve izleyiciyle
bütünleşme çabasına yönelik tiyatroyu sürdüren Ankara Sanat Tiyatrosu, bu kez Ana oyunu
Kaynak: Ankara Sanat Tiyatrosu