Çünkü, haccın ve ondaki hikmetin ihmali, musîbeti değil, gazap ve kahrı
celb etti.
Because the negligence of pilgrimage and wisdom within it, is not evil, wrath and Kahr has been subpoenaed.
Kaynak: yeniasya.com.trYa tılsımdır;
celb eder o habîs ervâhları.
Or charm, is filing malignant ervâhları it.
Kaynak: sentezhaber.comŞahsiyeti ve yapmış olduğu araştırmalar sonucu medyanın ilgisini
celb etmiştir. İslami ve Batılı medeniyet düşüncelerinde etkisi olmuştur
Kaynak: Timothy WinterBeldemizde misli nâmesbuk kebir çan saati Avrupadan
celb edince herkese verdi süru, : Kalmadı hiç ihtiyaç cep saati taşımaya, :
Kaynak: Muğla Saat KulesiFakat hiç olmazsa geceleri köprü üzerindeki dilencilerin toplanılması hakkında zabıtanın nazarı dikkatini
celb etmek arzusundan kendimizi
Kaynak: Osmanlı İmparatorluğu'nda dilencilik