cariye is. (ca:riye) esk. Yabancı ülkelerden kaçırılıp özgürlükten yoksun bırakılan, alınıp satılabilen, her konuda efendisinin isteklerine bağlı bulunan genç kadın, halayık:
"Ben dedi, zevce ile cariye arasındaki farkı hâlâ anlamış değilim." -P. Safa.
köle is. 1.
tar. Savaşta tutsak alınan, yabancı ülkelerden zorla kaçırılıp özgürlükten yoksun bırakılan veya başkasından satın alınan erkek, kul, esir, abd. 2. Birinin emri altında bulunan, özgür olmayan kimse. 3.
mec. Herhangi bir şeye aşırı derecede bağlı olan kimse:
İçkinin kölesi. Paranın kölesi. kul is. 1. Tanrı'ya göre insan, abd:
Kul ile Tanrı'nın arasına girilmez. 2.
tar. Köle:
"Kendisi kabilenin beyinin kullarından birinin kızıydı. Ve beyler yalnız kendi kullarını değil, kullarının evladını da satabilirlerdi." -H. E. Adıvar. 3.
tar. Karavaş.
yanaşma is. 1. Yanaşmak işi:
"Ufak çocukların sigara yakmak için yanaşmalarına içerlemişimdir." -S. F. Abasıyanık. 2. Genellikle bir çiftçi yanında çalışan işçi, tutma:
"Arabayı yaşlı bir çiftlik yanaşması sürüyor." -N. F. Kısakürek.