Özgürlüğe kanat
çırpan mührelerin bazılarının uçamadıkları görüldü.
Uçamadıkları Mühren seen some of the flapping wings of freedom.
Kaynak: aksam.com.trAyağının altında ezen, kafasının üstünde taşıyan, ipi; atan, tutan, asan kesen; çalan
çırpan.
Crushed under foot, carrying on his head, rope, throwing, holding, exceeding the cut, playing beats.
Kaynak: gunes.comBiri 1950'lerde iki çatalı birleştirip iyi kabarsın diye bilekleri ağrıyıncaya kadar yumurta
çırpan ama tıpkı anneannem gibi mutfağa bile şık ve bakımlı giren kadın.
Combine the best cabaret in the 1950s as one of the two fork until the egg beater aching wrists, but even in the kitchen, just like my grandmother into a stylish and well-groomed woman.
Kaynak: haberturk.comBilim adamları dünyanın bir yerinde kanat
çırpan bir kelebeğin, bir kaç hafta sonra bir başka yerde kasırgaya sebep olabileceğini söylemişler ve araştırmaya başlamışlar ya.
Scientists have a butterfly flapping its wings somewhere in the world, can cause a hurricane in another place a few weeks after the study began and told him either.
Kaynak: sabah.com.trDüz uçan, yavaş kanat
çırpan iri bir kuştur. Bacakları ve gaga sı pembedir. Sesi, evcil kazınkine benzer. Uçarken, güçlü bir biçimde "een-
Kaynak: Boz kaztitle Entomopter Entomopter isimli, dünyaca ünlü biyolojik olarak esinlenilmiş, kanat
çırpan hava robotunu geliştimiştir. Her yıl
Kaynak: Robert C. MichelsonPotsdam 'daki ticaret okulunu ve Berlin Ticaret Akademisi'ni bitirdikten sonra, kanat
çırpan uçak modelleri ve kanatlı planör lerle
Kaynak: Otto LilienthalJPG | Kanatlarını
çırpan balarısı , oğulu boş kovana yönlendirmek için Nasonov bezinden (karnındaki beyaz uç) feromon salarken
Kaynak: Feromon