Çıkmak bir yana bataklıkta
çırpınan fil misali daha da batıyor.
More than one side exit, sinking like quicksand fluttering elephant.
Kaynak: yenimesaj.com.trGençoğlu, suda
çırpınan ve boğulmak üzere olan kadını kıyıya getirdi.
Gençoğlu struggling and drowning in the water, which brought her to the shore.
Kaynak: haber.gazetevatan.comEnerji sorunu kriz içinde
çırpınan AB ülkelerinde de hararetle yaşanıyor.
Energy problem in EU countries in crisis, struggling fiercely experiencing.
Kaynak: yenimesaj.com.trKafeste
çırpınan kuş, ahırda tutulan ceylanda gariptir.
Fluttering in a cage of birds, deer kept in the barn strange.
Kaynak: haber7.comKurak dönemde küçük bir çamur birikintisi içinde aylarca yaşamak için
çırpınan ve yırtıcı kuşlara yem olmaktan kurtulabilen yayın
Kaynak: Okavango DeltasıNeler oluyor” diye etrafa bakarken çalıların üstünde, havada, kartalın pençesinde
çırpınan cüceyi görmüşler. Kızlar da bağırmaya
Kaynak: Karbeyaz ile KırmızıgülBu karmaşıklıktan dolayı kanatlı maymun,
çırpınan maki, uçan kedi, garip yarasa gibi birbirinden çok farklı isimler verilmiştir
Kaynak: Uçar makigillerkoyu bir gölden ve yukarıda
çırpınan ince sarı yapraklardan oluşan puslu bir resim, ruhunuzun odalarını bir daha terk etmemek üzere kaplıyor
Kaynak: Ulalume"Koyun can derdinde, kasap et derdinde" atasözünde koyun sözcüğü büyük sıkıntılar içinde
çırpınan insanı, kasap sözcüğü bu insanın düştüğü
Kaynak: Atasözü