Bir obje, bir malzeme, bir dolgu maddesi, bir göz zevki, bir hizmetçi, bir
çocuk bakıcısı?
An object, a material, a filler, a pleasure to the eye, a maid, a babysitter?
Kaynak: memleket.com.trAyrıca televizyonu
çocuk bakıcısı gibi kullanmak da dil gelişimini olumsuz etkileyen faktörlerden.
In addition, to use the TV as a babysitter factors that can negatively affect language development.
Kaynak: hakimiyet.com'
Çocuk bakıcısı aranıyor' ilanı üzerine Romanya'dan gelen 18 yaşındaki AAZ ve aynı yaştaki AMA'ya.
'Baby sitter wanted' advertisement on the 18-year-old from Romania AMA AAZ and the same age.
Kaynak: haber.mynet.comLiseyi bitirince İsviçre'ye gitme hayalleri kuran Ceylan, kendini bir anda Londra'da hem İngilizce öğrenirken hem de
çocuk bakıcısı olarak buldu.
Ceylan who dreams of going to finish high school in Switzerland, he suddenly found both in London and learning English as well as a babysitter.
Kaynak: usasabah.com