akıllı sf. 1. Gerçeği iyi gören ve ona göre davranan, akil. 2.
ünl. Karşısındakinin düşüncesizliğini belirtmek için söylenilen uyarma sözü. 3.
alay Düşüncesiz, aptal:
Akıllıya bak, bu işten kendisine bir pay çıkarmak istiyor. kurnaz sf. Kolay kanmayan, başkalarını kandırmasını ve ufak tefek oyunlarla amacına erişmesini beceren, açıkgöz:
"Nedim, kurnaz, benden iki gün evvel izin aldı." -A. Gündüz.
zeki sf. (zeki:) 1. Anlama, kavrama yeteneği olan, zekâsı olan, zeyrek:
En zeki hayvan maymundur. 2. Çabuk ve kolay kavrayan:
"Bildiğim, onun zeki bir genç olduğu ve ara sıra sevimli, ufak şiirler yazdığıdır." -M. Ş. Esendal. 3. Zekâ varlığı gösteren:
"İnce, zeki bir kalemi vardı." -Y. Z. Ortaç.