Zorunlu
dadılık vazifesiyle beklenmedik biçimde içine düştüğüm domestik ortamın bu yazıya fikir vereceğini bilemezdim tabii.
Required nanny unexpectedly stumbled into vazifesiyle domestic environment, of course I did not know this letter will give the idea.
Kaynak: hurriyet.com.tr1932'de Peru, Cuzco 'daki Alman konsolosunun çocuklarına
dadılık ve öğretmetmenlik yapmaya başlamıştır. 1934'de bir parmağını kangren den
Kaynak: Maria ReicheÜmmü Eymen, Muhammed 'in babası Abdullah bin Abdulmuttalib 'dan miras kalan Habeş li bir cariyedir. Muhammed bin Abdullah 'a
dadılıkKaynak: Ümmü EymenBir yandan aile bütçesine katkıda bulunabilmek için öğretmenlik, hemşirelik,
dadılık, temizlikçilik gibi işler yaparken, bir yandan da
Kaynak: Louisa May AlcottGeçinebilmesi için yeni bir iş bulması gerekmektedir ve bir evde 2 yaramaz çocuğa
dadılık yapmaya başlar. Bu arada peşinden gelen diğer 2
Kaynak: Şehir KomandosuJohansson ) bir rastlantı sonunda tanıştığı New York 'lu zengin bir ailenin küçük oğullarına tam gün
dadılık yapmak zorunda kalmasının öyküsüdür.
Kaynak: Dadım Aşıkİlk etapta biraz zorlansa ve kendini belli eder gibi olsa da Müşfik her olaydan ustalıkla sıyrılmakta ve kendi evinde
dadılık ve
Kaynak: Hayatımın RolüOğlunu en yakın arkadaşının kızı Naina ile evlendirmek istemektedir fakat Rahul evlerinde
dadılık yapan teyzelerinin yeğeni Anjali'ye aşık
Kaynak: Kabhi Khushi Kabhie GhamFiona Apple'nin müzik endüstrisine girişi, bir plak yapımcısının çocuğuna
dadılık yapan bir arkadaşının plak yapımcısına Apple'nin demosunu
Kaynak: Fiona Apple