Onlardan ayrı kalmak ise korkunç bir
dalalet ve sonsuz bir hasarettir.
Stay away from them, and an endless hasarettir a terrible heresy.
Kaynak: haberler.comBunlar üzerine kimlik ve siyaset inşa etmek
dalalet ve felakettir.
They build on the identity and the politics of deviance and disaster.
Kaynak: merhabahaber.comBilakis felsefe ve nübüvvet,
dalalet ve hidayet kadar büyük bir fark vardı.
On the contrary, philosophy and prophecy and heresy, and there was a big difference to salvation.
Kaynak: risaleajans.comEğer bir Türk genci bunu yapabiliyorsa ya gaflet,
dalalet veya hıyanetten yapıyordur ya da cehaletten yapıyordur.
If you can do it, or unawareness of a Turkish teenager, heresy or ignorance, or doing hıyanetten doing.
Kaynak: haberler.comyy'da, Yemen 'deki dini zulümler ve
dalalet nedeniyle ortaya çıktı. Asırlar boyunca Yemen'deki Yahudilerin nüfusu her zaman az oldu.
Kaynak: Yemen mektubuBu onu İznik konsülü -öncesi görüşe özdeş hale getirmiştir, fakat hâlâ
dalalet i nedeniyle suçlanmaktadır çünkü teslis dogmasını ve üç
Kaynak: Miguel Servetâyet-i kerimesiyle "Ümmetim
dalalet üzerine toplanmaz" hadis-i şerifleridir. Diğer bir hadis-i şerifte de "Müslümanların güzel gördüğü şey
Kaynak: İcmaUzun bir gaflet ve
dalalet uykusuna daldı Afrika. Bu uyku, 1999'a kadar sürdü. Afrika Birliğinin gerçekleşmesinde liderliği yapan ve büyük
Kaynak: Kwame NkrumahPiyade Alayı Komutanı Albay Kanji Ishiwara (1934) | takma_adı Teikokuk Rikugun no Itanji İmparatorluk Kara Kuvvetleri'nin
dalalet evlatı
Kaynak: Kanji IshiwaraHepimiz bir babanın oğullarıyız; asiler (reşaim ), suçlular,
dalalet içinde olanlar (meşumad ), zorlananlar (anusim), sonradan Yahudi
Kaynak: AnusimBatılılaşmak diye ilim ve teknik yerine
dalalet ve sefahat alınmıştır. Bizim kültürümüz İslam'dır. Medeniyetler ayrı ayrıdır.
Kaynak: BatılılaşmaDinler tarafından hoş görülmeyen uygulamalar: dinden dönme -
dalalet - putperestlik - günah İlgili konular: din felsefesi - teoloji -
Kaynak: Din