Ekonomik kriz hükümetleri
darmaduman etti.
The economic crisis has beaten governments.
Kaynak: kanalahaber.comHer ikisi de özel hayatlarında dibe vurmuş, psikolojileri
darmaduman olmuş, arızalı, hasarlı tipler.
Both of them hit rock bottom in their private life, psychology has been beaten, defective, damaged types.
Kaynak: blog.milliyet.com.trSon bir buçuk yıldır yaşananlar belli ki yörenin zaten dinginleşmeyen duygusal dengesini
darmaduman etmiş durumda.
Obviously happened in the last one and a half years, the region has already beaten dinginleşmeyen is emotional balance.
Kaynak: radikal.com.trMaç boyunca sağ kanattan yaptığı bindirmelerle Arsenal savunmasını
darmaduman eden Bayern Münih'in kaptanı Lahm, 78.
During the match, the right-wing defense of his thrusts beaten Arsenal, Bayern Munich captain Lahm, 78
Kaynak: fotospor.comGenişletilmiş Anlatım : Bu şehri
darmaduman edecek... senden başlayarak." Warren korkuyla "Neden ki? Ben ne yapmışım ona? Tamam, arkadaşını
Kaynak: Villainsİçinde boğaların da bulunduğu bu sürü köydeki evlere; hatta kiliseye bile girip ortalığı
darmaduman ederler. Charlie ona sinirlenen
Kaynak: Sunnysidesüvari alayını
darmaduman ettiği savaşta bir tüy kazanmıştır. Erken gençliğinde babası onu okuması için şehre getirmiştir. Okulda yerli
Kaynak: Charles Eastman