Şimdi, tutarsız,
dayanaksız, çarpıtılmış açıklamalar var.
Now, inconsistent, unfounded, distorted explanations.
Kaynak: haberekspres.com.trTemelsiz,
dayanaksız, kendi gerçekliğinden uzak bir kitleye dönüştürdüler.
Unfounded, unsubstantiated, turning it into an audience away from their own reality.
Kaynak: evrensel.netşeklindeki eleştirilerinin
dayanaksız olduğunu söyledi.
form criticism is unfounded, he said.
Kaynak: pirsushaber.comSöylediklerim öylesine mesnetsiz,
dayanaksız sözden ibaret ifadelerden oluşmuyor.
I said so unfounded, unsubstantiated statements consist of verbal trick.
Kaynak: 08haber.comDiğer tüm temas iddiaları akademik çevreler tarafından
dayanaksız olarak reddedilmektedir. Kabul edilen okyanus ötesi temas : Yeni Dünyada
Kaynak: Kolomb öncesi okyanus ötesi temasPopüler ancak
dayanaksız bir düşünceye göre; yazarın kendisini bu hayvanla özdeşleştirmesinin sebebi, kekemeliğinden ötürü kendisini "Do-
Kaynak: Dodo (Alice Harikalar Diyarında)yüksekliğe sahiptir. Avrasya 'daki desteksiz-
dayanaksız (kendi başına) en yüksek yapıdır. Kategori:Rus tasarımcılar Kategori:Rus mühendisler
Kaynak: Nikolai NikitinAyrıca Yusuf'un 111 yıl yaşadığını konusunda
dayanaksız iddialar vardır. Yusuf hakkında uydurulan efsaneler farklı bir Yusuf imajı
Kaynak: Yusuf (Yeni Ahit)Savunmada FP'nin RP'nin devamı olmadığı ve FP'ye yöneltilen suçlamaların
dayanaksız olduğu ileri sürüldü. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı
Kaynak: Fazilet PartisiYoksa asit ortama
dayanaksız, çok narin bir bakteridir. Ayrıca biofilm oluşturma özelliği de vardır. H. pylori 5 major dış membran proteini
Kaynak: Helicobacter pyloriBunların ilki hiçbir zaman kanıtlanamayan
dayanaksız bir rüşyet iddiasıydı. Öteki suçlamalar Court of Chancery'in yetki alanına karışması
Kaynak: Edward CokeDaha iyi olan Alman tanksavar silahlarına karşı
dayanaksız olan bu tankların yavaşlıkları ve mekanik güvenilmezlikleri de en büyük
Kaynak: II. Dünya Savaşı tankları