kusur is. 1. Eksiklik, noksan, nakısa:
"Biz bu meslek kusurundan oldum olası kendimizi kurtaramamışız ve hâlâ kurtaramamaktayız." -B. Felek. 2. Özür. 3. Bilerek veya bilmeyerek bir işi gereği gibi yapmama. 4. Elverişsiz durum.
özür is. 1. Bir kusurun hoş görülmesini gerektiren sebep, mazeret:
"Harp tarihi bu saldırı için hiçbir özür bulamayacaktır." -F. R. Atay. 2. Bir kusurun, bir suçun elde olmadan yapıldığını ileri sürme, mazeret. 3. Sakatlık, bozukluk, eksiklik veya elverişsizlik:
Bu evin birtakım özürleri var. Özrüm var, uzun yol yürüyemem. 4. Kusur, defo.