dekolte anlamı Fr.décolleté
1. Kolları, göğüs veya sırt bölümü açık kadın giysisi. § "
Kurnaların iki yanındaki terleme peyklerine olduğu gibi göbek taşına da uzun etekli şık dekolte giysileri…..
kadınlar yarı uzanmış, şampanya içiyorlar." -Adalet Ağaoğlu, Gece Hayatım, 155. § "
... bir kadın için dekolte elbisede, o elmaslarda, o pudralarda ne letafet görülebilir?" -Ahmet Midhat Efendi, Yeryüzünde Bir Melek, 90. § "
Daha sonra muslinden bir dekolte." -Peyami Safa, Sözde Kızlar, 13. § "
Yahut açık dekolteleri bileklerine kadar inen ve orada..." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Saatleri
ayarlama Enstitüsü, 37. § "
Baba param parça dekolte bir kadın gömleğiyle meydana çıkar, gülüşmeler." -
Reşat Nuri Güntekin, Eski Şeyler, 138. § " -
dekolte ince canfes elbisesi..." -Sami Paşazade Sezai, Bütün Eserleri I, 229. § "
İşte Babet ve Sonya da bu müteharrik âlemin orta yerinde kısacık eteği, beline kadar dekolte korsajı ile alagarson saçıyla elinde aynası, pudra pomponu ve allık kalemiyle sigarasını ve kokteylini içe içe meydana geliyorlar." -Ruşen Eşref Ünaydın, C. XIV, 106. § "
Ufak, düz bir gerdan ile bir karış yüz ölçümünde dekolte bir göğüs…" -Ahmet Rasim, Şehir Mektupları, 62. §
"Göğsü derince bir dekolteyle açıktı ve başında yalnızca alnının bir kısmı ile tepesini örten siyah bir örtü, âdeta şapkaya benzetilerek sarılmış, başının arkasında bağlanmıştı." -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 213. § "
Erkekler arasına dekolte elbisesiyle inenler, gerdanlığını sökerek bileziğini kopararak kaçışanlar…" -Ruşen Eşref Ünaydın, Hikâyeler, 12. 2. Açık saçık. §
"Nefis tabiat tasvirleri ve çok dekolte sahneler." -Cemil Meriç, Kırk Ambar, 154.