Siyasetin ürettiği bu kısıtlayıcı tartışma zeminini genişletmek ve
derinleştirmek gerekiyor.
Need to broaden and deepen the basis for discussion of this restrictive policy produced.
Kaynak: t24.com.trİçte, demokrasiyi
derinleştirmek ve ülkemizin ayaklarındaki tarihi prangaları kırmak zorundayız.
Inside, deepen democracy and our country we have to break the shackles of the feet.
Kaynak: takvim.com.trdoğacak yararları sağlamak ve böylece yumuşama (detente) sürecini genişletmek,
derinleştirmek ve sürekli ve kalıcı kılmak kararlılığı içinde,
Kaynak: Helsinki Nihai SenediOsiris Atlantis'de doğdu, belirli, bir yaşa gelince, bilgisini
derinleştirmek üzere Mu Kıtası'na gitti. Mu kıtasında kendisine Naakal'ler
Kaynak: Osiris diniOrada kendisine sunulan fırsatların yeterli olmadığını düşündüğü için eğitimini üniversite ile
derinleştirmek istemiştir. 1898'de Berlin'e
Kaynak: Gertrud Bäumerİşbirliğini
derinleştirmek için dış işleri bakanlarının yıllık toplantılarda bir araya gelmeleri ve her iki yılda bir zirve toplantısının
Kaynak: Doğu OrtaklığıSöylenilmeyeni görüntüde
derinleştirmek için başvurulan bir yol olabilir ama bizce, işi yönetmene havale eden bir senarist tutumu da
Kaynak: Cemal ŞakarYoluna keşfini
derinleştirmek için devam etmekte olan Ericson'ın karşılaştığı yer düz kayalıklara sahip bir bölgeydi, Muhtemelen bugünkü
Kaynak: Leif EricsonHatta kökünde bu konuyu
derinleştirmek için Weimar'a gelmiştir. Burada Liszt'ten öğrendiklerini, 30'lu yıllarda, Paris'de, genç bir
Kaynak: Mehmet OkonşarTarak gemisi : Limanları ve geçitleri
derinleştirmek için kepçeli olarak yapılmış özel gemi: Tava : Borda iskelelerinin altında ve üstünde
Kaynak: Denizcilik terimleri