inat is. 1. Bir konuda direnme, ayak direme, diretme, direnim:
"Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından biri ve ilkidir." -T. Buğra. 2. Birine karşı çıkma, karşı düşünce ileri sürme:
"İddia kızışmış, âdeta inat hâlini almıştı." -Ö. Seyfettin. 3.
sf. hlk. İnatçı.
taannüt is. esk. Direnme, ayak direme, inat etme, direnim.
temerrüt is. esk. 1. Dikkafalılık, kafa tutma, direnme. 2.
ekon. ve
huk. Ek faiz ödememe durumu. 3.
ekon. ve
huk. Herhangi bir sebebe dayanmaksızın borcu ödememekte direnme, direnim.