Yani nüfusun yüzde 9'u ve seçmenlerin yüzde 13'ü
dolaysız vergi ödemekte.
9 percent of the population and 13 percent of the direct tax paying voters.
Kaynak: haberler.comHiçbir siyasi ve ekonomik maslahat gözetmeden,
dolaysız, dolayımsız yaşadı.
Regardless of any political and economic affair, direct, unmediated lived.
Kaynak: timeturk.comYani vatandaşlarımızın çok küçük bir bölümü
dolaysız vergilere muhataptır.
Contact point for direct taxes, ie a very small part of our citizens.
Kaynak: haberler.comEskiden
dolaysız vergiler daha yüksek orandaydı.
I used to direct taxes at a higher rate.
Kaynak: kibrispostasi.comÇevre felaketi, doğadaki çeşitli unsurlar ile onlarla dolaylı ya da
dolaysız olarak ilgili başka unsurlara insan eliyle verilen zarara
Kaynak: Çevre felaketiHastalık kazancı, belli bir rahatsızlıktan dolayı ya da
dolaysız sağlanan her türlü doyum, bu deyimin içndedir. Birincil ve ikincil olmak
Kaynak: Hastalık kazancıFenomenoloji, her şeyden önce, fenomen i, yani
dolaysız olarak verilmiş olanı betimlemeye dayanan bir yöntemdir çünkü. Bunu nasıl yaptığı
Kaynak: Fenomenolojistatüsünün bir sonucu olarak, en etkili ve
dolaysız ifade biçimi olarak, ahenkli ve yüklü mısra larla dile getiren kişi diye nitelenmiştir.
Kaynak: ŞairHer ikisi için de iki anlatım biçimi vardır: Dolaylı anlatım,
dolaysız anlatım. Dolaylı Anlatım;Herhangi bir konuda başkasından öğrendimiz
Kaynak: Anlatım biçimleriBu tek inancın kaynağı,
dolaysız yoldan algılarımızla doğaya ve insanın yapısına duyulan hayranlık ve bunları bir yaratan bir gücün olması
Kaynak: DeizmÇağcıl toplumların büyük bölümünde
dolaysız ailenin kapsamını aşan pek az toplumsal yükümlülük olsa da, öteki pekçok kültürde akrabalık,
Kaynak: AkrabalıkFelsefi anlamda sezgi, bir tür açılma, doğrudan doğruya keşfedilme ve
dolaysız, aracısız birden bire kavranılma anlamında kullanılmaktadır
Kaynak: SezgicilikVerismo yazarlarının başlıca amaçları yaşamın nesnel bir tablosunu sunmak, özellikle de yoksul sınıfların yaşamını sergilemek,
dolaysız ve
Kaynak: Verismodüşman olduğunu ya da Rusların ülkeye sızmasına karşı direnemediğini düşünen İngilizler, Afganistan'da
dolaysız bir rol oynamaya çalıştılar.
Kaynak: Dost Muhammed HanBireyin duygusal yaşantısını
dolaysız bir anlatım yerine simge lerle yüklü ve örtük bir dille anlatmayı amaçlar. Sembolizm, geleneksel
Kaynak: Sembolizm (sanat)ABD'de yaşayan 15.000 ortodoks Arnavut için iki ayrı idari birim kurulmuş olup, bunlardan birisi
dolaysız şekilde İstanbul Rum-Ortodoks
Kaynak: Arnavut Ortodoks Kilisesiorkestrasyonu üzerine inşa edilmiş görkemli bir müzik parçası ve ilham verici etkisi ile parlamakta olan yürütücü,
dolaysız bir koro" olarak tanımlandı.
Kaynak: We Are YoungSübvansiyon,
dolaysız veya dolaylı yollarla yapılabilir. Örneğin; birim üretim başına para olarak verilen sübvansiyonlar birinci gruba
Kaynak: SübvansiyonÖzellikle
dolaysız ve büyük bulaşmaları sınırlar. Dezenfektanların etki biçimi, ışığın, ateşin, kostiklerinki(sönmemiş kireç) gibi fiziksel
Kaynak: DezenfeksiyonGerçekte ise, gözlemcilerin
dolaysız bir yolla izlemiş oldukları olay, Dünya'nın kendi etrafında dönmesinin bir sonucuydu. Düşünceleri ile
Kaynak: Foucault sarkacıyapıtında kontrapuntal çokseslilik (polifoni), monofoni (tekseslilik; armonisiz melodi) ve ritim olanakları
dolaysız bir biçimde araştırılmıştır.
Kaynak: Luigi NonoEsas olarak bu yasadışı yöntemin, dolaylı ya da
dolaysız devlet güdümlü paramiliter güçler tarafından kullanıldığı bilinmektedir.
Kaynak: Yerinde infaz