evcil sf. 1. Eve ve insana alışmış, kendisinden yararlanabilen (hayvan), ehlî, yabani karşıtı:
"Ham ağaçları evcile çeviririm, aşı yapmayı bilirim, budamayı bilirim." -N. Araz. 2. Yerli.
yerel sf. 1. Yöresel. 2.
gök b. Gözlem yerine veya gözlemcinin bulunduğu yere göre tanımlanan. 3.
tıp Sınırlı bir yerle ilgili olan, lokal.
yerli sf. 1. Taşınamayan, başka yere götürülemeyen:
Yerli dolap. Yerli sedir. 2. Belli bir bölgede yetişen, otokton:
Yerli muz. Yerli meyve. 3. Yurt içinde yapılan veya bir yurdun kendine özgü niteliklerini taşıyan:
"Yerli halıları gördüm, koyu sıcak kırmızılarla diri maviler ağır basıyordu." -B. R. Eyuboğlu. 4. Bir yerin ilk sakini olan, otokton. 5.
is. Oturduğu bölgede doğup büyüyen, ataları da orada yaşamış olan kimse:
"Ben buranın yerlisiyim, siz yabancı ve belki de geçicisiniz." -R. H. Karay.