ağabey is. (ağa'bey) 1. Büyük erkek kardeş, aka:
"Ağabeyimiz övünmeyi çok seviyordu." -A. Kutlu. 2.
ünl. Saygı ve sevgi göstermek üzere yaşça büyük olan erkeklere söylenen bir seslenme sözü:
"Geçmiş olsun ağabey, ne oldu sana böyle?" -O. C. Kaygılı.
kabadayı is. (kaba'dayı) 1. İyi dövüşen, korkusuz, kendine özgü namus kurallarının dışına çıkmayan kimse:
"Ramazan, sertliği, zulmü ile ün salmış bir kabadayı idi." -H. E. Adıvar. 2.
sf. mec. Yürekli:
Doğrusu kabadayı çocuktur. 3.
hlk. Bir şeyin en iyisi, başta geleni:
Bunun en kabadayısı yüz bin lira. kaptan is. 1.
den. Gemi yönetimiyle ilgili en yüksek görevli:
"Raşit çocuk Denizyolları vapurlarından birinde kaptandı." -R. N. Güntekin. 2.
sp. Takım oyunlarında takımı temsil eden kimse. 3. Kaptan pilot. 4. Yolcu otobüsü sürücüsü. 5.
tar. Balkanlarda çete savaşı yapan milis gücünde çarpışan kimse, efe:
"Yaşar Kaptan dedikleri bir sarı yılan / Kayalar kadısını durdurur divan." -Halk türküsü.
yiğit is. 1. Delikanlı, genç erkek:
"Yiğide ölüm geçine / Al beni zülfün ucuna / Sallanayım tel yerine." -Karacaoğlan. 2.
sf. Güçlü ve yürekli, kahraman, alp. 3.
sf. mec. Gözü pek, düşüncelerini açıkça söylemekten çekinmeyen (kimse):
O yiğit adamdır, gerçeği söylemekten çekinmez. zeybek is. 1. Batı Anadolu efesi:
"Bizim de kalbimizi kımıldatır yerinden / Toprağa diz vuruşu dağ gibi bir zeybeğin" -F. N. Çamlıbel. 2. Ege yöresine özgü bir müzik veya oyun türü, zeybek havası.