cihan is. (ciha:nı) 1.
gök b. Evren:
"Yunus gibi yüzü kara, cihana gelmiş var mıdır?" -Yunus Emre. 2. Dünya:
"Yurtta sulh, cihanda sulh." -Atatürk.
çevre is. 1. Bir şeyin yakını, dolayı, etraf, periferi:
"Büyük kentlerin çevreleri gecekondularla sarılmıştır." -O. Rifat. 2. Kişinin içinde bulunduğu toplumu oluşturan ortam:
"Ayrıca ben, oldukça kapalı bir çevrede yetişmiştim." -A. Ağaoğlu. 3. Sırma işlemeli mendil:
"Geçen gün sandığı karıştırırken elime işlemeli çevreler geçti." -M. Yesari. 4.
mec. Aynı konu ile ilgisi bulunan kimselerin tümü, muhit:
Siyasi çevreler. Sanat çevresi. 5.
mec. Bir kimse ile ilişkisi bulunanlar, muhit:
"Babanın ve çevresinin var güçleri ile destekledikleri düşünülebilir." -H. Taner. 6.
db. Bir birimden önce veya sonra gelen aynı türden birimlerin tümü, bunların oluşturduğu küçük grup, kontekst. 7.
mat. Düzlem üzerindeki bir şekli sınırlayan çizgi. 8.
top. b. Hayatın gelişmesinde etkili olan doğal, toplumsal, kültürel dış faktörlerin bütünlüğü.
dünya is. (dünya:) 1.
gök b. Güneşe yakınlık bakımından üçüncü gezegen, yer, yerküre, yer yuvarı, yer yuvarlağı, acun. 2. Dış, çevre, ortam:
"Biz dünyadan ayrı yaşarken dünya epey değişmiş." -H. C. Yalçın. 3. İnançları bir olan ülke veya insanlar topluluğu:
Batı dünyası. Doğu dünyası. 4. Meslek veya iş birliği içinde bulunma, camia:
Ressamlar dünyasında onun yeri ayrıdır. 5.
zm. Elgün, herkes. 6.
mec. Duygu, düşünce ve hayal âlemi:
"Köprüye kadar kendi dünyaları içinde ne tatlı, ne özlü konuşurlardı." -Y. Z. Ortaç.
eğlence is. 1. Eğlenme işi, sefahat:
"Biz bu işe tuhaf bir merakla eğlence şeklinde başladık." -F. R. Atay. 2. Neşeli ve hoşça vakit geçirten şey veya kimse:
"Karıma göre en güzel eğlence, kırda yayan gezmek, kırların havasından istifade etmektir." -Ö. Seyfettin.
Evren öz. is. (e'vren) Ankara iline bağlı ilçelerden biri.
evren is. 1.
gök b. Gök varlıklarının bütünü, kâinat, cihan, âlem, kozmos:
"Eski yorumcular daha ileri gitmiş, evrenin yaratılmasında ve doğanın kurallarında bile matematik bir öz bulmuşlardır." -H. Taner. 2. Düzenli ve uyumlu bir bütün olarak düşünülen bütün varlıklar:
"Yemeyi, içmeyi, konuşmayı, düşmanlarımı, dostlarımı, orta malı hislerimi ve evreni unuttum." -R. H. Karay. 3.
hlk. Büyük yılan. 4.
mec. Kişinin içinde yaşadığı, ilişkide bulunduğu ortam:
"Kendi evrenine dalmış olan Halim, ürkerek sıçradı, bir adım geriye attı." -A. İlhan.
ortam is. 1. Canlı bir varlığın içinde bulunduğu doğal veya maddi şartların bütünü:
"Şu dehşet ortamının altında koskoca bir yalnızlar dünyası yatıyor." -A. Ağaoğlu. 2. Bir topluluğun veya toplulukların hareket alanı, platform. 3.
mec. Bir kimsenin veya bir insan topluluğunun yaşayışını etkileyen ruhsal, toplumsal ve kültürel etkilerin bütünü:
Sanat ortamı. Çalışma ortamı. 4.
ruh b. Nesnel ve toplumsal yönlerle bazen kişinin iç dünyasını da kapsayan yakın çevre, vasat.