dar(I)
sf. 1. İçine alacağı şeye oranla ölçüleri yetersiz olan, geniş ve bol karşıtı:
"Bütün gece eski kentin dar sokaklarında dolaştım." -A. Ağaoğlu. 2. Genişliği az veya yetersiz olan, ensiz, mikro:
"Sahilleri kucaklayan tatlı meltemler, bu mahallenin dar sokaklarından geçmiyordu." -S. Derviş. 3. Az, elverişsiz, sınırlı:
Bu dar gelirle hiçbir şey yapılamaz. Dar zaman. 4. Sıkıntılı:
"Dar bir gün gelmiş birinden üç beş kuruş almışım, ne çıkar!" -M. Ş. Esendal. 5.
mec. Yetersiz:
Dar düşünce. Hayali dar. 6.
zf. Güçlükle, ucu ucuna, ancak:
"En sonra, pek çok sıkılan çocukların zoru ile akşam altı postasına dar yetiştiler." -M. Ş. Esendal.