kadir(I)
is. esk. 1. Değer, kıymet, itibar. 2.
gök b. Bir yıldızın parlaklık bakımından bulunduğu basamak:
Birinci kadirde on dokuz, ikincide elli yedi, üçüncüde yüz yetmiş dört yıldız bulunur. kadir(II)
sf. (ka:dir) 1. Güçlü, gücü yeter, erkli:
"Binaya yakışacak mobilyayı satın almaya kadir babayiğit çıkmadı." -R. N. Güntekin. 2.
din b. Her şeye gücü yeten (Tanrı).
muktedir sf. Bir şeyi yapmaya, başarmaya gücü yeten, erkli.
nüfuzlu sf. 1. Sözü geçer, istediğini yaptıran, erkli:
"Mülkiyeden çıktıktan sonra Avrupa'ya kaçmış fakat nüfuzlulardan birinin aracılığıyla İstanbul'a dönmüştü." -R. H. Karay. 2. Makamı yüksek, kademesi üst:
"Arkadaşlarının nüfuzlu yerlerde bulunmasına karşın o hep kenarda kalmayı yeğledi." -H. Taner.