alıkoymak (-i) 1. Bir süre için bir yerde tutmak:
Arkadaşım beni yemeğe alıkoydu. 2.
(-den) Birini, yapmakta olduğu veya yapmak istediği işten geri tutmak:
"Selim Bey, babamı yemeğinden alıkoyarak mütemadiyen Girit'ten bahsediyordu." -R. N. Güntekin. 3. Ayırıp saklamak:
Bu kitabı sizin için alıkoydum. 4.
(-den) Yoksun bırakmak:
"İlk iki karım beni dalmış olduğum macera âleminden bir adım alıkoymamıştılar." -H. R. Gürpınar. 5.
(-i, -den) Mâni olmak, engel olmak:
"Zalimi zulmetmekten alıkoyarsan kardeşlik hakkını yerine getirmiş olursun." -N. F. Kısakürek.